Orlov_S_A_-_Turetskiy_yazyk_Praktikum_ustnoy_rechi_Urovni_A1-A2_2014_MGIMO-Universitet
.pdfnur |
|
свет |
salıncak |
|
качалка, люлька |
keder |
|
печаль |
yas |
|
траур |
çakıl |
|
галька |
elmas |
|
алмаз |
|
Barış Manço |
|
|
(1943 - 1999) |
|
|
Bugün Bayram |
Sen gittin gideli içimde öyle bir sızı var ki, Yalnız sen anlarsın,
Sen şimdi uzakta cennette meleklerle bizi düşler ağlarsın… Bugün bayram erken kalkın çocuklar,
Giyelim en güzel giysileri,
Elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi… Sen yaz geceleri yıldızlar içinde,
Ara sıra bize göz kırparsın,
Sen soğuk günlerde kalbimi ısıtan en sıcak anısın… Bugün bayram erken kalkın çocuklar,
Giyelim en güzel giysileri,
Elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi… Bu gün bayram çabuk olun çocuklar,
Annemiz bugün bizi bekler, Bayramda hüzünlenir melekler, Gönül alır bu güzel çiçekler.
|
Sözler |
|
|
gittin gideli |
с тех пор как ушла |
içimde sızı var |
на душе тяжело |
cennet |
рай |
melek,-ği |
ангел |
düşlemek |
грезить |
giysi |
одежда, наряд |
üzmek |
огорчать |
göz kırpmak |
подмигивать |
anı (hatıra) |
память |
|
151 |
|
hüzünlenmek |
|
|
грустить, печалиться |
|
|
gönül almak |
|
|
радовать |
|
|
Bölüm 7. Maniler (Частушки). |
|
|||
|
|
|
|
|
|
|
Bahçelerde saz olur, |
|
|
Asmada üzüm sana, |
|
|
Gül açılır yaz olur, |
|
|
Kem midir sözüm sana? |
|
|
Ben yârime gül demem, |
|
|
Sabah yıldızı gibi |
|
|
Gülün ömrü az olur. |
|
|
Dikmişim gözüm sana. |
|
|
*** |
|
*** |
|
|
|
Akşamın vakti geçti, |
|
|
Gök yüzü mavi kaldı, |
|
|
Bir güzel baktı geçti, |
|
|
Kuş uçtu yavru kaldı, |
|
|
Saçını kement etti, |
|
|
Anahtar yar koynunda |
|
|
Boynuma attı, geçti. |
|
|
Gönlüm kilitli kaldı. |
|
|
|
|
Sözler |
|
|
|
saz |
|
восточный музыкальный |
|
|
|
yâr,-im |
инструмент |
|
||
|
|
возлюбленный (-ая) |
|
||
|
ömür,-mrü; hayat |
|
жизнь |
|
|
|
kement |
|
коса; аркан |
|
|
|
asma |
|
виноградная лоза |
|
|
|
kem |
|
плохой, дурной |
|
|
|
göz dikmek |
|
зд.: засмотреться |
|
|
|
yavru |
|
детеныш, зд.: птенец |
|
|
|
anahtar |
|
ключ (двери) |
|
|
|
koyun (-ynu) |
|
(за) пазуха |
|
Bölüm 8. Türküler (Напевы).
Kınalı kızım
Ah kızım kızım, kınalı kızım |
|
Kızım kızım kınalı kızım |
Bir tek yıldızım. |
|
Seni bir kasap istiyor |
Seni de bir bahçıvan istiyor |
|
Vereyim ona. |
Vereyim kızım. |
|
Ana ben varmam ona |
|
|
|
Ah ana ana, dilleri yana, |
|
Kasabın etleri çoktur |
|
152 |
Ben varmam ona
Onun da çizmeleri vardır Yıkatır bana.
Kızım kızım kınalı kızım Seni bir sarraf istiyor Vereyim ona.
Ana ben varmam ona Sarrafın altını çoktur Saydırır bana.
Kızım kızım kınalı kızım Seni bir bakkal istiyor Vereyim ona.
Ana ben varmam ona Bakkalın yemişi çoktur Yedirir bana.
Kıydırır bana.
Kızım kızım kınalı kızım Seni bir terzi istiyor Vereyim ona.
Ana ben varmam ona Terzinin dikişi çoktur Diktirir bana.
Ah kızım kızım,kınalı kızım Bir tek yıldızım
Seni de bir genç istiyor Vereyim kızım.
Ah ana ana, dilleri yana Ben varırım ona
Onun da hiçbir şeyi yoktur Yaptırmaz bana
Sarılır bana.
|
Sözler |
|
|
|
|
kına |
|
хна |
kınalı kız |
|
девушка перед свадьбой |
bahçıvan |
|
(красятся хной) |
|
садовник |
|
dilleri yana |
|
зд.: брось разговор |
sarraf |
|
меняла (денег на улице) |
varmak |
|
зд.: выходить за кого-л. |
çizme |
|
сапог |
saydırır bana |
|
заставит считать меня |
yemiş (meyve) |
|
фрукты; ягода |
yedirmek |
|
зд.: угощать |
kasap |
|
мясник |
kıydırmak |
|
заставить делать фарш |
terzi |
|
портной |
dikiş |
|
зд.: шитье |
153
diktirmek |
заставить шить |
sarılmak |
зд.: обнимать |
Bölüm 9. Bir masal (Сказка). Üç arkadaş
Evel zaman içinde, kalbur saman içinde Uzun Ahmet, İnce Veli, Kel Mehmet isminde üç arkadaş varmış.
Uzun Ahmet, çok uzun boylu, zayıf, aklı az; İnce Veli, küçük, zayıf, hastalıklı; Kel Mehmet de akıllı, kurnaz, kel kafalı bir delikanlı idi. Bunlar aynı memleketin aynı mahallesinde doğup beraber büyümüşler.
Bir gün her üçü de işsiz kalmış, iş bulmak için yola çıkmışlar. Az gitmişler, uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler, bir metrecik yol gitmişler. Günlerden bir gün, çarşısı güzel, insanları neşeli, her
tarafı ağaçlık ve yeşillik, deniz kenarında bir memlekete varmışlar. Uzun Ahmet bir kahveciye, İnce Veli bir ahçıya, Kel Mehmet
de bir kunduracıya çırak olmuş. Daha üç gün geçmeden ustaları sermayeleri tüketmeğe başlamışlar. Bunları uğursuz sayarak kovmuşlar.
Bu üç arkadaş, aynı şehirde dönmüşler, dolaşmışlar, başka bir iş bulmamışlar. Uzun Ahmet’le İnce Veli, Kel Mehmet’ten ayrılarak memleketlerine dönmüşler. Kel Mehmet, orada kalmış. Çarşıda dolaşmağa başlamış.
Bu sırada bir balıkçı dükkânında taze balıklar görmüş. Bunları canı çekmez mi?
Dükkâncıya yaklaşarak:
Kaç paraya? diye sormuş. Balıkçı:
Tanesi 15 kuruş, diye cevap vermiş.
Bunun üzerine, Kel Mehmet, cebindeki son parası olan 15 kuruşu balıkçıya vererek balığı almış. Kıra giderek çalı çırpı yakıp pişirmiş, balığı bir güzel yemiş.
Sonra kendi kendine düşünmüş: balık tutmak zor değil ya. Tutar satarım, para kazanırım, hem de karnımı doyururum.
Deniz kenarında dolaşmağa başlamış. Bir kayalığın arasına girerek orada akşama kadar uğraşmış, nihayet bir balık tutabilmiş.
154
Sevine sevine çarşıya doğru koşmağa başlamış. Adamın biri bunun önüne geçerek:
Balık kaç para? demiş. Kel Mehmet:
15 kuruşa veririm, diye cevap vermiş. Adam 15 kuruş vererek balığı almış.
Ertesi günü Kel Mehmet bir balık daha tutmuş.Yine çarşıya
getirmiş. Bir gün evelki adam karşısına çıkarak balığın fiatını sormuş.
Kel Mehmet bu sefer 25 kuruş istemiş. Adam 25 kuruşu derhal verip balığı almış. Kel Mehmet 25 kuruşu cebine koymuş ama, elindeki balığı iki gündür aynı adamın alışı da dikkatini çekmiş.
Üçüncü gün tuttuğu balığı da çarşıya getirdiği zaman adam karşısına çıkıp balığın fiyatını sorunca, Kel Mehmet:
Bugün balık satmıyorum. Ben yiyeceğim diye cevap vermiş. Doğruca bir kahveye gitmiş. Bağırsaklarını temizlemek için balığın karnını yarmış. Bir de ne bulsun? Balığın karnının ortasında
kocaman bir pırlanta taş yok mu?
Kel Mehmet birdenbire sevinmiş. O adamın niçin her gün önüne çıkıp da balığı istediğini anlamış. Etrafındakiler anlamasınlar diye balığı kağıtlara sarıp kendisini dışarıya atmış.
Doğruca deniz kenarına gitmiş. Meğer, yalnız o kayalık arasından tutulan balıkların karnından pırlanta taş çıkarmış.
Günlerce kayalığın yanından ayrılmamış. 20 tane balık tutup bunların karnını yarmış. Pırlantaları almış. Çarşıya gidip bir tanesini kuyumcuya satarak yüzlerce lira almış. Bu paralarla arkasına güzel üç kat elbise, ayağına da 4 çift kundura yaptırmış. Çamaşır almış. Şeklini değiştirdikten sonra doğruca memleketinin yolunu tutmuş.
Birkaç gün sonra memleketine vardığı zaman onu tanıyamamışlar. O hemen arkadaşlarını bulmuş. Uzun Ahmet’le İnce Veli’ye sermaye vererek dükkân açmış. Kendisi büyük bir köşk yaptırıp fakirlere, kimsesizlere para dağıtmış. Sonra ticarete başlamış. Çok zengin olmuş. Herkes kendisinden memnun olmuş.
|
Sözler |
|
|
aklı az |
не очень неумный |
hastalıklı |
болезненный |
155
kurnaz |
хитрый, лукавый |
kel kafalı |
лысый |
çarşı |
рынок; магазин |
neşeli |
веселый, радостный |
ahçı (aşçı) |
повар |
çırak,-ğı |
подмастерье, ученик |
sermaye |
капитал |
tükenmek |
кончаться, иссякать |
tüketmek |
кончать, исчерпать |
uğursuz |
несчастный, злополучный |
canım çekiyor |
душа моя просит |
kır |
поле, степь; равнина |
çalı |
кустарник, кусты |
çırpı |
обрезанные ветки, хворост |
kaya |
скала; твердый камень |
dikkat çekmek |
привлекать внимание |
ba(ğı)rsak |
кишки, внутренности |
karın |
живот, нутро, утроба, брюхо |
yarmak |
рассекать, расскалывать |
pırlanta |
брильянт |
üç kat elbise |
три смены платья, одежды |
çift |
пара |
kundura |
обувь, полуботинки |
çamaşır |
белье |
köşk |
вилла, дворец |
dağıtmak |
распределять, раздавать |
156
Приложение / Ek 1 |
|
|
|
Dikkat! |
Внимание! |
öğretmenim |
зд.: товарищ преподаватель |
hocam |
зд.: учитель (уважительно) |
albay |
полковник |
albayım |
товарищ полковник |
yarbay |
подполковник |
yarbayım |
товарищ подполковник |
beşinci |
пятый |
dil |
язык |
grup |
группа |
dil grubu |
языковая группа |
Türkçe |
зд.: турецкий язык |
ders |
урок |
Türkçe dersine |
к уроку турецкого языка |
hazır |
готов(ый) |
nöbetçi |
дежурный |
hasta |
больной; |
sınıf |
зд.: курс; класс (в школе) |
sınıf komutanı |
начальник курса |
sınıf komutanın yanında |
зд.: он у начальника курса |
yok |
нет (не имеется) |
arzederim |
доклад окончен |
öğrenci |
слушатель (курсант, студент, |
Merhaba asker! |
учащийся) |
зд.: Здравствуйте товарищи! |
|
Sağol! |
(обращение к военнослужащим) |
зд.: Здравия желаем! |
|
Nasılsınız? |
Как вы (себя чувствуете)? |
Rahat ol! |
Вольно! |
Oturunuz! |
Садитесь! |
bugün |
сегодня |
Türkçe dersimiz |
зд.: (унас) уроктурецкогоязыка |
var |
есть (имеется) |
ben |
я |
öğretmeniniz |
ваш преподаватель |
157
profesör |
профессор |
doktor |
доктор |
doçent |
доцент |
adım |
меня зовут (мое имя) |
adı |
его зовут |
daha |
ещё |
bir |
один |
iki |
два |
kim |
кто |
Adınız ne? |
Как Вас зовут? |
çok |
очень (много) |
çok iyi |
очень хорошо |
Ders bitti! |
Занятие окончено! |
Allaha ısmarladık! |
До свидания, товарищи! |
3. Alıştırma:
Встать, смирно; товарищ преподаватель; товарищ полковник; товарищ подполковник; пятый; языковая группа; к уроку турецкого языка; готов; дежурный; у нас больных нет; он у начальника курса; доклад окончен; курсант; здравствуйте товарищи; здравия желаем; как вы себя чувствуете; вольно; садитесь; есть (имеется); я; ваш преподаватель; доцент; меня зовут; его зовут; еще; один; два; кто; как вас зовут; очень (много); очень хорошо; занятие окончено; до свидания, товарищи.
|
Приложение / Ek 2 |
|
|
|
|
bu |
|
это; этот (эта) |
evet |
|
да |
grubunuz |
|
ваша группа |
eksik |
|
зд.: отсутствующий |
o |
|
он |
yemekhanede |
|
в столовой |
bugün |
|
сегодня |
biraz |
|
немного |
şimdi |
|
сейчас |
komutan |
|
командир; начальник |
grup komutanı |
|
командир группы |
çavuş |
|
сержант |
158
er |
рядовой |
soyadı |
его фамилия |
sivil |
гражданский |
subay |
офицер |
binbaşı |
майор |
fakülte |
факультет |
fakültemizin komutanı |
начальник нашего факультета |
general |
генерал |
Teşekkür ederim! |
Благодарю! |
3. Alıştırma:
Это; да; ваша группа; отсутствующий; он; в столовой; сегодня; немного; сейчас; командир; начальник; командир группы; сержант; рядовой; его фамилия; гражданский; курс; начальник курса; офицер; майор; факультет; начальник нашего факультета; генерал; благодарю.
Приложение / Ek 3 Bölüm 1. Rapor (Доклад).
Dikkat! |
Смирно! |
Hocam! |
Товарищ преподаватель! |
Albayım (yarbayım)! |
Товарищполковник(подполковник)! |
Beşinci dil grubu Türkçe |
Пятая языковая группа готова |
dersine hazırdır. |
к занятию по турецкому языку. |
grup nöbetçisi |
дежурный по группе |
askeri öğrenci |
курсант |
çavuş |
сержант |
Arz ederim! |
Доклад (ответ) окончен! |
Merhaba asker! |
Здравствуйте, товарищи! |
Sağol! |
Здравия желаю (желаем)! |
Nasılsınız? |
Как дела! |
Sağol! |
Спасибо! |
Rahat ol! |
Вольно! |
Oturun! |
Садись! |
Allaha ısmarladık asker! |
До свидания, товарищи! |
Sağol! |
Здравияжелаем(Досвидания!) |
Benim! |
Я! |
159
Emredersiniz! |
Есть! |
|
Siz bilirsiniz komutanım! |
Так точно! |
|
Bilemem! |
Не могу знать! |
|
Anlıyamadım. |
Не понял! |
|
Anlatabildim mi? |
Поняли? |
|
evet |
да |
|
hayır |
нет |
|
Affedersiniz,benanlıyamadım. |
Извините, я не понял! |
|
İzninizle. |
С вашего разрешения. |
|
Hocam, izninizle gireyim mi? |
Товарищ |
преподаватель, |
|
разрешите войти? |
|
Hocam, izninizle oturayım |
Товарищ преподаватель, раз- |
|
mı? |
решите сесть? |
|
Hocam, izninizle çıkayım |
Товарищ преподаватель, раз- |
|
mı? |
решите выйти? |
|
Sizden bir ricam var. |
У меня к вам просьба. |
|
Sizden bar zahmet. |
Если Вам не трудно. |
|
Ne istiyorsunuz? |
Что вы хотите? |
|
Ne buyurdunuz? |
Чего изволили? |
|
İzninizle bir sualim var. |
Разрешитезадатьодинвопрос? |
|
Sorabilir miyim? |
Можно задать вопрос? |
|
Приложение / Ek 4 |
|
|
Bölüm 5. İşgünü (Рабочийдень). |
|
|
|
|
|
kalk borusu |
сигнал «Подъем!» |
|
sabah jimnastiği |
утренняя физзарядка |
|
sabah yoklaması |
утренний осмотр |
|
kahvaltı, sabah yemeği |
завтрак |
|
ders |
урок |
|
Türkçe dersi |
урок турецкого языка |
|
tarih dersi |
урок истории |
|
askerlik dersi |
урок по военной подготовке |
|
askeri coğrafya dersi |
урокповоенномустрановедению |
|
topografya dersi |
урок по топографии |
|
beden terbiyesi dersi |
урок по физпоготовке |
|
talim dersi |
урок по строевой подготовке |
|
paydos, teneffüs |
перерыв, перемена |
160